1. Ne Zaman Erken Doğumdan Bahsedilir ve Sıklığı Nedir?
Normal gebelik süreci 37-42 hafta arasındadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımlamasına göre 20. gebelik haftasından sonra doğumun ister ağrıların başlaması veya suyun gelmesi isterse de başka bir nedenle 37.gebelik haftasından önce gerçekleşmesi erken doğum olarak adlandırılır. Erken doğumların yaklaşık % 50 si ağrıların kendiliğinden başlaması sonucu oluşurken, % 30’ u da su kesesinin yırtılması, kalan % 20 si de anne ve fetusa ait nedenlerden ötürü erken doğumun hekim tarafından gerekli görüldüğü durumlardan oluşur. Toplumdaki sıklığı %10-12 arasındadır, ancak erken doğum için yüksek risk oluşturan hasta gruplarında bu oran çok daha yükselmektedir.
2. Erken Doğumun Önemi Nedir ?
Dünyada her yıl 13 milyon prematür bebek doğmakta ve bunların 1 milyonu henüz 1 yaşına girmeden kaybedilmektedir. Anne karnındaki bebek ve yenidoğan (ilk 28 gün) dönemindeki tüm ölümlerin %80’i erken doğumlardan kaynaklanmaktadır. Yaşayan bebeklerin yakın dönemde karşı karşıya olduğu risklerden en önemlileri arasında yenidoğanın solunum problemleri, beyin içi kanamalar, yenidoğan retinopatisi (körlük), zeka ve motor fonksiyon bozuklukları ve bağırsak problemleri sayılabilir. Çok düşük ağırlıklı (750 g) altındaki bebeklerin yaşama şansları günümüz modern tıp imkanları ile sağlanabilse de bu grup bebeklerin bir kısmında ileride düşük okul başarısı, görsel motor fonksiyon bozuklukları ve çeşitli sosyal uyum bozukluklarının ortaya çıkabildiği bilinmelidir. Çocukluk çağındaki nörolojik problemlere baktığımızda bunların % 50 sinden prematür doğumun sorumlu olduğu gözükmektedir.
3. Erken Doğum Nedenleri Nelerdir?
Rahim içi ve dışı enfeksiyonlar, çoğul gebelikler, amniyon mayiinin fazla olması, rahmin yapısal anormallikleri, rahim iç tabakası (desidua) içine kanamalar, genetik faktörler, doğumu başlatan fizyolojik mekanizmaların erkenden tetiklenmesi erken doğumun başlıca nedenleri arasında sayılabilir.,
4. Erken Doğumu Tetikleyen Risk Faktörleri Nelerdir ?
- Anne yaşının 17 nin altında veya 35 ‘in üzerinde olması, önceki doğumun erken doğum ile sonlanması, vajinal kanama, stres, düşük sosyoekonomik durum, sigara ve diğer kötü alışkanlıklar, anne ağırlığının düşüklüğü, çalışma şartlarının aşırı ağır olması ve gebeliğe eşlik eden iyi kontrol edilmemiş sistemik hastalıklar ( diyabet, kalp, böbrek ve tiroid hastalıkları vb..) ve bazı hamilelikte görülen vajinal ve sistemik enfeksiyonlar.
5. Bu Risk Faktörlerini Önceden Tespit Etmek ve Gerekli Önlemleri Almak Mümkünmüdür?
Evet . Yukarıdaki durumların ideal hale getirilmesi i ile ( Anne kilosunun ve yaşının ideal aralıkta tutulması, çalışma şartlarının ideal olması, iki gebelik arası geçen sürenin 1 yıl üzerinde olması, sigara ve diğer kötü alışkanlıklardan uzaklaşılması ve olası erken doğum eyleminin öncü belirtilerinin(bel-kasık ağrısı, vajinal akıntı miktarında artış, su gelmesi, vajinal kanama) hasta tarafından erken fark edilmesi, gebelikte erken doğum açısından önem arzeden enfeksiyonların taranması ve tedavisi ve doktora başvurulması önemlidir .Su kesesi yırtılan gebelerde çoklu antibiyotik tedavisi hamilelk sürecini uzatsa da su kesesinin normal olduğu ve kanıtlanmış enfeksiyon olmayan durumlarda antibiyotik tedavisinin faydadan ziyade zararı olabilmektedir. Bebek yaşamına en önemli yapılacak katkılardan biri de doğumun çok yakında olacağı tahmin edilen hastalara kortikosteroid denen ilacın yapılarak , bebekte oluşacak akciğerdeki gelişme yetersizliğine bağlı solunum problemleri, beyin içi kanama ve bağırsak problemlerinin en aza indirilmesini sağlamakdır. Özellikle son yıllarda geçmişinde erken doğum öyküsü olan gebelerde hamilelikte uygulanan progesteron tedavisinin riski anlamlı derecede azalttığına dair kesin kanıt vardır. Çok yeni yapılan araştırmalarda rahim uzunluğunun kısa olduğu durumlarda uygulanan progesterone tedavisinin de erken doğumu azalttığına ait veriler bildirilmiştir.
6. Doğumu Durduran İlaçların Tedavideki Etkinliği Nedir ?
Tokolitik denilen doğum ağrılarını durdurabilen ilaçların kanıtlanmış etkinliği ancak 48 saat içindir. Bu süre de yukarıda belirttiğimiz kortikosteroidlerin anneye yapılmasına ve doğum ve yeni doğan ünitesinin organizasyonu için yeterli zamanın kazanılmasına katkıda bulunmaktadır. Tokolitik ilaçların etkinliği hemen hemen birbirine eşittir, hangi ilacın seçileceği hastanın klinik durumuna ve doktor tercihine bağlı olarak değişebilmektedir. Ancak bu ilaçların çok uzun süreler kullanılması tavsiye edilmemektedir.
7. Erken Doğumu Önceden Tahmin Edilebilir Mi? Hangi Yöntemler Kullanılabilir?
Erken doğumun önceden tahmin edilip saptanması zordur. Bunun başlıca nedeni erken doğumun ilk bulgu ve belirtilerinin normal gebeliklerde de görülebilmesi ve bu nedenle hastaların şikayetlerinin bir kısmının yeterince iyi değerlendirilememesinden kaynaklanmaktadır.
Rahim ağzı (serviks) açıklığının muayene ile değerlendirilmesi, hastanın ağrılarının sıklığı ve süresi , ultrasonografik yöntemler ve anne kanı ve amniyon mayi içindeki birtakım biyokimyasal belirteçler erken doğum tahmininde kullanılan yöntemler arasındadır. Bunlarla hem erken doğumun klinik bulguları ortaya çıkmadan önceki risk gruplu hastalar saptanabilir hem de erken doğum eylemi ile başvuran hastaların tanısı ve ileri değerlendirmesi mümkün olmaktadır.
8. Femical Klinikde Konuyla İlgili Ne Çalışmalar Yapılmaktadır?
Femical Klinik’de “Erken doğumu tahmin, tedavi ve korunma” programı altında başlattığımız program ile özellikle erken doğum eylemi için risk taşıyan gebeleri tanımlamak önemli olmaktadır. Özellikle tekrarlayan erken doğum, rahim içinde veya ciddi vajinal enfeksiyon saptanan grup ve su kesesinin erkenden açılması (erken membran rüptürü ) öyküsü olan hastalar, çoğul gebelikler, tüp bebek yöntemleri sonrası oluşan gebelikler ile anne karnında fetusların sayılarının azaltıldığı hasta grubu (üçüz,dördüz) bizim üzerinde erken doğum için yoğunlaştığımız grubu oluşturmaktadır. Bu hasta grubunda gebelik başında ve hatta öncesinde başladığımız takip protokolünde, hastaya bireysel riskin değerlendirildiği periyodik ve sık izlem yöntemini uygulamaktayız. Bu aşamada hastalar davranışsal ,demografik (yaş, doğum sayısı, önceki gebelik hikayesi, sigara vb.), beslenme, mevcut gebelik ve biyofizik (rahim ağzı açıklığı ve ultrasonografik bulgular)özelliklerine göre gruplandırılıp değerlendirilmektedir. Bu yöntemler ve izlem içinde vajinal ve rahim içi enfeksiyon taraması, biyolojik sıvılar (rahim ağzından fetal fibronektin, IGFBP-1 tayini), ve anne kanında ve amniyon mayiinde var olan bir takım biyokimyasal belirteçlerin taranması (AFP,CRH, interleukin-6, TNF-α) ve ölçümü servikal ultrasonografi yönteminin daha yaygın olarak kullanılması, hasta eğitimi ve bilgilendirmesi gibi pek çok parametreden yola çıkılmaktadır.
9. Doğum Yaşının Erken Doğumla Bir Bağlantısı Var Mıdır?
Evet, 17 yaşın altı ve 35 yaş üstü erken doğum için riskli olan gruptur. Ancak tabi ki bu gruptaki hastalar da zamanında sağlıklı doğum yapabilmektedirler, sadece yaştan kaynaklanan risk diğer erken doğum risk faktörleri içinde daha aşağılarda yer almaktadır.
10. Bir Risk Faktörü Taşımasa Da Kadınlar Erken Doğum Yapabilir Mi ? Neden?
Evet. Şu an itibariyle erken doğumun tüm nedenleri bilinmemektedir. Yüksek risk taşımayan hastalar da erken doğum yapabilirler. Ancak önceki gebeliklerin erken doğumla sonlanmaması ve gebelik izlemi boyunca tetkik , inceleme ve genel sağlık halinin iyi gittiği durumda bu risk çok daha aşağı çekilmektedir.